Gebelik oranlarını artırma ihtiyacı: Son yıllarda çoğul gebelik oranları dramatik olarak artmıştır. Bu artıştan en az 2 faktör sorumludur: ileri yaşta gebe kalma ve tüp bebek teknolojilerinin yaygılaşmış olması. Tüp bebek uygulamaları artan ikiz gebelik oranlarından sorumludur ancak esas sebep overlerin ilaçlarla uyarılması sonucunda aşılama yapılması ya da evde ilişki önerilmesidir.
Çoğul gebelikler hem anne hem de yenidoğan için riski artırır. Aynı zamanda bu grupta sağlık harcamaları da artmaktadır. Bu komplikasyonları önlemek için bazı ülkelerde kısıtlamalar getirilerek belirli şartlar sağlanana kadar tek embriyo transferine izin verilmektedir.
Tüp bebek işlemi esnasında toplanan yumurtaların %5-7 si gebeliğe gider, oluşan embriyoların da %10-15 'i canlı doğum ile sonuçlanır. Bu nedenle gebeliğe gitme ihtimali en yüksek olan embriyoları belirlemek için araçlara ihtiyaç vardır.
Rutin klinik pratikte, embriyolog her 24 saatte bir embriyoları kontrol eder ve günlük gelişmelerden haberdar olur fakat embriyoların bir evreden diğerine nasıl ve ne zaman geçtiğini bilemez. İngiltere'den Kirkegaard K ve arkadaşlarının yaptığı bu çalışmada embriyoların kameralar vasıtası ile sürekli izlenmesi sayesinde embriyoların ideal kültür ortamı sağlayan inkübatörlerden çıkarılmasına gerek kalmamaktadır. Bu işlemde inkübatör içine konan bir kamera sayesinde her 5-10 dakikada bir embriyoların fotoğrafı çekilir ve kısa bir film oluşturulur, böylece embriyonun gelişimi kaydedilir.
Hücresel bölünmenin zamanı ve süresi çok önemlidir. Bölünmeye geç başlayan veya bölünmesini yavaş tamamlayan embriyolar nadiren blastokist evresine ulaşırlar ve gebelik için uygun embriyolar değildirler. Bu erken gelişen olayların senkronizasyonunun da gözlenmesi önemlidir. Tek rakamlı(3-5-7 gibi) blastomer sayısında en az zamanı geçiren embriyoların rahim duvarına tutunma potansiyeli daha fazladır. Fragmantasyon kötü bir morfolojik belirtidir. Kameralar fragmanların görünüp kaybolabildiğni göstermiştir, günde bir kez bakıldığında ise bunu kaçırmak olasıdır.
Günlük pratikte, transfer edilecek embriyolar bölünme oranı ve dış görünüşlerine göre seçilmektedir. Bu yöntem rahim duvarına yapışma potansiyeli yüksek embriyoları seçmede iyi olmasına rağmen mükemmel değildir. Keza biz biliyoruz ki tüp bebek yönteminde oluşan embriyoların önemli bir kısmı da genetik olarak anormaldir. Bu anormal embriyolar da mikroskop altında oldukça güzel görünebilirler. Bu nedenle seçim işlemini geliştirmek için yeni araçlara ihtiyaç vardır.
Son yıllarda birçok teknik denenmiştir. Bunlardan en tutarlı olanı preimplantasyon genetik taramadır. Transferden önce anormal embriyoları belirleyerek canlı doğum oranlarının artması ümit edilmiştir. Randomize çalışmalarda FISH tekniğinin kullanılmasının bir yarar sağlamadığı görülmüştür. Şimdi bu amaçla yeni bir teknoloji olan CGH (comparative genomic hybridization) geliştirilmiştir.
Hücrenin metabolik atıklarının, salgıların içerdiklerin proteinlerin ve embriyonun oksijen tüketiminin analizi henüz net sonuçlar vermemiştir, bu nedenle bu analizler henüz rutin kullanıma girmemiştir. Yine kümülüs hücrelerinin gen expresyon profilinin çıkarılması da henüz klinik uygulamaya girmemiştir.
Embriyo seçimi için daha iyi araçlar bulunana kadar elimizdekileri kullanmak zorundayız,. İlk olarak hastada çoğul gebelik riski, overlerin uyarılma durumu ve embriyoloji parametreleri değerledirilmelidir. Çogul gebelik riskinin yüksek olduğu düşünülüyorsa tek embriyo transfer edilmelidir. Gerek duyulan olgularda daha fazla embriyo verilebilir.
Embriyo seçiminde kameralar ile sürekli izleme ( embriyo izleme ) yöntemi halen mevcuttur. Bu gözlemler sayesinde embriyo gelişimi ile ilgili yeni bilgilere ulaşılmakta bu da transfer edilecek embriyoyu seçmemize yardım etmektedir. Umarız buradan elde edilen bilgiler randomize çalışmalarla teyid edilir ve tekniğin kullanımı daha da yaygınlaşır.